Thursday, November 3, 2011

Demokrat

Demokrat...
Bizim Ayhan Abi de demokrattır; belediyenin çöp kamyonunu sürer. Haftada altı gün çalışır, altıncısının iş çıkışı doğru şaraba gider. Şarap Haydar Emmi'nin bakkalındadır, bakkal da beldenin dış tarafında, çevre yolunun kenarında ücra bir köşededir. Uğrayanı bellidir yani... Cacığın Hüsmen, Çetin Hoca ve Kel Orhan! Bu üç kafadar, her cuma namazdan çıkar çıkmaz soluğu evlerinde alırlar. Ayırdıkları şarap parasından arta kalanı avratlara teslim edip, ağır ağır Haydar Emmi'nin oraya varırlar. Ayhan Abi bekardır; bu yüzden en son O gelir. Nevale yüklenip ırmağın kenarındaki söğütlüğe varılınca, bekarlığı vurur başına ilkin... Kafası iyi olunca, altında oturdukları söğüt Sibel Can gözükür gözüne; bakar ki aslen bu bir düş, "Ulan" der, "kendimize avrat diye kıl dönmesi manyağı bir kıç ısmarladık, bari memleket kelamına varalım iki çift..." diye, sarılır demokratlığa... Ha babam, hu babam derken, sabah olur; bu üç belediye işçisi sızar söğütlüğün orta yerine...


Beldede rivayet olunur ki; bir sabah, söğüdün altında sızmış üç kişinin yanından belediye reisinin makam otomobili geçer. İçinde sadece şoför vardır. Şoför bunları tanıyınca otomobili yakınlarında bir yere çeker, kontağı kapatır. Kapıyı açıp yanlarına varmaya niyetlenirken arabanın ön tamponuna taş gibi bir şey gelir. Derken ikincisi ön camda patlar, üçüncüsü sol aynayı kırar. Şoför olan biteni anlamaya çalışırken araba sallanmaya başlar, sonunda ters çevrilir. Gürültüyü ilkin duyup uyanan Ayhan Abi'dir. "S.ktirin gidin lan, Camal uşakları!" der demez  ötekiler de takılır peşine; kovalarlar beş tane serseriyi. Arabanın içine bakınca ne görsünler; şoför yok! Velhasıl, bunlar da kahvede orda burda olayı anlattıkça, "Sizin kafanız iyiymiş lan, ne işi var reisin arabasının söğütlükte..." diye alay konusu olurlar. "Hem diyelim ki dediğiniz gibi, şoför nereye kaçacak arabanın içinden?" "Yok yok, siz gene şarabı vurmuşsunuz!" Bakarlar çare yok, doğru reise varırlar. Derler sizin araba böyleyken böyle... Tam durumu izah esnasındalarken, şoför odaya girivermesin mi? Elinde kırmızı bir mendil, mendilin içinde de yeni makam arabasının anahtarı! Orada anlarlar şoförün alicengizini, lakin reisin yanında bunu söylemeye yanaşmazlar. Öylelikle çıkarlar, mesele unutulur.


Bir gün Ayhan Abi çöp arabasındayken, aklına dank eder: "Ulan, araba devrildiği yerde durmuyor mu?" Kamyonu "demokrasinin" yani belde binasının önüne çeker, tırmanır merdiveni... Reise varıp, durumu anlatmaya başlar. Baştan sona heyecanla izah eder. İsterse otomobilin oraya götürebileceğini, kendi gözleriyle görebileceğini söyleyince, reis köpürür: "Adem evladı, sen beni şarapçı arkadaşlarınla karıştırdın herhalde! Çık git şuradan, elimden bir kaza çıkmasın..." Şimdi de reisin alicengizi serilmişti ortaya...


Ertesi Cuma gene aynı yere giderler. Ne görsünler? Araba orada olduğu gibi duruyor! Söğütlük beldedeki diğer insanların da piknik yahut içki içme amacıyla sık uğradıkları bir yerdir. Ayhan Abi "Ulan, bu mereti bütün belde gördüyse burada, niye hala bizi yalancı çıkarırlar?" diyince kıyamet kopar. İlkin Çetin Hoca parlar: "Ayhan kardaş, sen de suyunu çıkardın işin! Bırak kim ne iş görüyorsa görüyor?" Ardından Cacığın Hüsmen: "Hoca doğru söyler Ayhan'ım, s.ktir et işine bak sen!" Son darbe Kel Orhan'dan gelir: "Allah kamyonunun tekerine zeval vermeye Ayhan'ım, ne yaptılarsa yaptılar, bozmayalım biz dalgamızı..."


O gece uyuyamaz Ayhan Abi... Bekarlığından mı? Yok, demokratlığından...

No comments:

Post a Comment